Bu Blogda Ara

29 Aralık 2011 Perşembe

2012...YENİ YIL...

2012 den ne beklediğimi düşünmemiştim...isteyelim bakalım;
1) Sağlık ve huzur
2)Bahçeli bir ev içinde organik sebzeler, rengarenk çiçeklerimi yetiştireyim.
3)15 kilo vereyim
4) Tekrar yüzmeye başlayayım
5) düzenli spor yapma disiplinim oluşsun,
6)Demir'le başka ülkelere gidelim, birkaç haftalığına,
7) Sevgi'ye bir iş ama hayattan bezdirmeyecek türden:)
8) yeni insanlar tanımak
9) Daha enerjik olmakve sağlık sorunlarımın kaybolması ( bel kemerimden kurtulmak)
10) Çok öğrenmek istediğim şey var. Gerekli vakti bulup okumak, biraz da daldan dala atlama huyumdan kurtulmak.
11) seramik ve resim yapmak,
12) Yemekler pişirmeye ve onları paylaşmaya devam etmek,
13) Daha sabırlı, daha az duygusalve sakin olabilmek, farkındalığımın artması,
14) İkinci kızıma ve arkadaşlarıma bir koca ya da iyi bir sevgili :), sevmek sevilmek
15) Güzel torunumun sağlığı, keyfi, mutluluğu ve gülümsemesinin hiç kaybolmayacağı bir sene,
16) Egomdan tamamen kurtulmak, iyi bir insan olmak,
17) İhtiyar dünyamıza daha az zarar vermek,
18) Sahip olduklarımın değerini bilmek diyerek, bu uzun listeyi tamamlayalım.

3 Aralık 2011 Cumartesi

2 Aralık 2011 Cuma

Müşfik Kenter bilgisayar çağı insanlarına şiiriyle sesleniyor :

Müşfik Kenter bilgisayar çağı insanlarına şiiriyle sesleniyor:SES(9 Ara.1972)/Meral Taygun-Müşfik Kenter-Loren
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, "fast life", "fast food", "fast music", "fast love"…
Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar…
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi. Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayan...
lar, size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını? Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda ?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?

1 Aralık 2011 Perşembe

simit sarayından tarif

Malzemeler;

  • 1/2 litre (2,5 su bardağı) süt, ılık olması için ısıtılmış ama kaynar olmamalı

  • 1 paket yaşmaya

  • 10 tatlı kaşığı şeker

  • 1 tatlı kaşığı tuz

  • 1 su bardağı sıvıyağ

  • Sonradan arasına sürmek için tereyağı, oda sıcaklığında

  • 1 kg un

    Harcı için;


  • 3-4 patates, haşlanmış

  • Pul biber, tuz


  • Kaşar peyniri, dilimlenmiş

  • Sucuk, dilimlenmiş

    Üzeri için;


  • 1 yumurta

  • Çörek otu

  • Susam



    Hazırlanışı;
    1. Ilık sütü yoğurma kabına koyun 1 paket mayayı sütün içinde eritin.
    2. Sıvıyağı, tuzunu, şekerini koyup karıştırın ve genelde 1 kg un gelmesine rağmen yine de yavaş yavaş unu ilave ederek yoğurun. Yumuşak bir hamur elde ediceksiniz.
    3. Hamuru toparladıktan sonra üzerine sıkıca kapatıp bir köşeye mayalanması için bırakın.
    4. Haşlanmış patatesi bir çatalla ezip baharatlarını ekleyin.
    5. Hamur mayalandıktan sonra (yaklaşık 30 dk.) kaç parça yapıcaksanız ayırın. Elinizle tahtanın üzerinde biraz açıp arasına yumuşamış tereyağını sürün ve katlayıp bir kenara koyun bütün parçalara aynı işlemi uygulayın.
    6. Mesela ben patatesli olanları uzun ve büyük bir parça halinde yaptım. Pide şeklinde açıp ortasına harcını bolca koyun iki kenarı da üst üste gelicek şekilde kapatın.
    7. Sucuklu olanlardan bazılarını ve boş olanları 15 cmlik rulolar halinde yapıp kendi etrafında sardım.
    8. Kaşarlı olanları yukarıdaki fotoğraftaki gibi rulo yaptıktan sonra bükerek simit şekli verdim.
    9. Yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsiye açmaları dizdikten sonra üzerilerine yumurta sürüp bazılarına çörek otu bazıları susam serptikten sonra 200 derece ısıtılmış fırında iyice kızarana kadar pişirin. Simit sarayından alıntı.
  • 30 Kasım 2011 Çarşamba

    EMEL'İ KAYBETTİK :(

        Kızım Hollanda'dan eşi ve oğluyla birlikte ziyaretimize geldiler. İzinleri az olduğu için tek tek akraba ziyaretleri yapamadılar. Onun yerine akrabaları bizim eve topladık, geçen hafta çarşamba günü. Eşimin halasının gelini; çarşamba bizdelerdi, perşembe arkadaş günündeymiş. İki gün sonra vefat ettiğini duyuyoruz, çok acı....şok olduk. Bize; pazartesi günü de dört arkadaşı ile  devremülke Kuzuluk'a gideceğini söylemişti, mutluydu.
       Gece şiddetli öksürükle acile gitmişler, nefes alamıyormuş, pıhtı atmış. Gereken müdahaleyi yapmış doktorlar, en son verdikleri ilacı kaldıramamış. Konuşa konuşa gittik hastaneye diyor Allaaddin abi. Onlar da şok olmuşlar...ani ölüm. Şeker , tansiyon vardı ama kendisine çok dikkat ediyordu.
       Emel'i severdim, yazık oldu...aynı yaştaydık, ellialtı. Turlara katılıyordu, en son İstanbul, Avşa gezisine gitmiş, anlatmıştı bize. Sırada başka geziler vardı.
       Alaaddin abi; artık kimseye söz verme, hastane kontrollerini yaptıralım, gezmek uğruna sağlığını erteliyorsun demiş. Güya Kuzuluk'tan gelince, Emel'in hastane kontrollerini yaptıracaklardı, olmadı.
        Emel; iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir kayınvalide, iyi bir babaanne...4 yaşındaki torunu Nil, '' babannem eğlenceyi kaçırıyor'' diyor. Ev kalabalık, erkekler, kadınlar, düğün var zannetti galiba kimbilir, çocuk işte,, Komşuları da; bu dünyası iyiydi, inşallah öteki dünyası da iyi olur diye dua ediyorlardı.
        Alaaddin abi emekli olunca, geçen sene yeni eve taşındılar, ormana bakıyor, lüks daire 3 oda bir salon, kaloriferli. Evleri güzel. Emel yaşlılığı düşünerek ormana bakan ev aldıklarını söylemişti. Yürüyemezsek yaşlanınca, pencereden ormana bakarız diyordu, rahmetli...olmadı.
        Ben çok üzüldüm Emel'e...hayat dolu, gezmeyi çok seven, candan, yardıma koşan, iyi bir arkadaştı. Elif akşam babasının yanında, annesinin yerinde yatmış, kokusuyla dalmışım, uyumuşum diyordu, ağlayarak, annesi defnedilirken. Sonra uyanınca sabah, babası da; ne yapacağız kızım biz demiş, çok zor. Ateş düştüğü yeri yakar. Elif de yeni evlenmişti...herkes evine gidince Aladdin abinin işi daha da zor, Allah sabır versin.
       Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun...

    25 Eylül 2011 Pazar

    24 Eylül 2011 Cumartesi

    Mrs. Hockmeyer’in Muzlu Kek Tarifi

    Muzlu Kek Tarifi
    Malzemeler
    • 3 adet büyük boy veya 4 adet orta boy olgun muz, püre haline getirilmiş
    • 80 gram tereyağı, eritilmiş
    • 1 su bardağı (200 gram) şeker
    • 1 adet yumurta, çırpılmış
    • 1 çay kaşığı vanilya özütü*
    • 1 çay kaşığı karbonat
    • 1/8 çay kaşığı tuz
    • 1,5 su bardağı (210 gram) un
    • Yapılışı
      1. Fırınınızı önceden 175°C’de ısıtın.
      2. Tahta bir kaşık yardımıyla, geniş bir kasede püre haline getirdiğiniz muzları ve erimiş tereyağını karıştırın.
      3. Şekeri, yumurtayı ve vanilyayı ekleyip tekrar karıştırın.
      4. Karbonat ve tuzu serpip tekrar karıştırın.
      5. Son olarak unu da ekleyip karıştırın.
      6. Karışımı önceden yağladığınız 30*10 cm büyüklüğündeki bir kek kalıbına döküp, ortasına batıracağınız kürdan kuru çıkana kadar, yaklaşık 50 dakika pişirin.
      7. Fırından alın. Oda sıcaklığına gelince dilimleyip servis yapın.
      8. Bu kek tarifini internette araştırırken buldum...evde olgun muzlar vardı, denedim güzel oldu. Bu da Fransa'dan...cafe Fernando da buradan almış ve tavsiye etmiş...

    kirazlı klafuti...veya (vişneli..mürdüm erikli..)


    4 kisilik

    450 gr kiraz

    2 yemek kasigi kiraz yada baska bir brendi yada 1 yemek kasigi limon suyu

    1 yemek kasigi pudra sekeri

    3 yemek kasigi seker (tatlilari daha sekerli seviyorsaniz rahatca 4'e cikarabilirsiniz)

    3 yemek kasigi un

    175 ml sut yada krema

    2 yumurta

    yarim limon kabugu rendesi

    yarim cay kasigi vanilya ozu

    kucuk hindistan cevizi rendesi( muskat yada cevzi bevza)



    1-Isterseniz kirazlarin cekirdeklerini cikarin. Pudra sekeri ve alkol yada limon suyu ile karistirip bir kenarda 1-2 saat bekletin.

    2-Firini 190 dereceye isitin. Fazla derin olmayan bir firin kabini yada graten kabini tereyag ile iyice yaglayin.

    3-Unu eleyip, sekeri katin. Sutu ekleyip iyice cirpin. Sirasiyla yumurtalari, limon kabuklarini, kucuk hindistan cevizi rendesini, vanilya ozunu katip iyice karisana kadar cirpin.

    4-Kirazlari yagladiginiz firin kabina dizin, ustune 3 numaradaki siviyi dokun. 45 dk pisirin. Soguyunca servis yapin.


     Fransa'da ninelerin torunlarına yaptıkları bir tatlıymış...arkadaş mürdüm erikli yapmış, çok lezzetli olmuş...şiddetle tavsiye ediyor.
    Bu da alıntıdır, unutmamak üzere günlüğe geçmiştir.

    mürdüm erikli tart

    Erikli1
    - 250gr. un
    - 125gr. tereyağ
    - 75gr. şeker
    - 1 yumurta
    - 1/2 paket kabartma tozu
    - 1 fiske tuz

    - 1 kilo mürdüm eriği
    - 1 avuç file badem
    - 1 avuç şeker

    1- Hamuru hazırlayın. Hiçbir püf noktası yok, bütün malzemeyi birlikte yoğurun ve sert bir hamur elde edin.
    2- 28 cm.’lik kelepçeli kalıbı yağlayın. Hamuru düzgünce yayın ve kenarlarını 3 cm. kadar yukarı çekin.
    3- Taze erikleri 4′e bölün. Hafifçe birbirlerinin üzerine yatacak şekilde dizin. (Sivri uçları pişince hafif yukarı kalkıyor ve çok hoş görünüyor.) File badem ve 1 avuç şeker serpiştirin.
    Eğer donmuş erik kullanıyorsanız çözdürmeye gerek yok. Biz buzluktan çıkarıp hemen kullandık. Daha çok sert oldukları için kesemedik ve ikiye bölünmüş halleriyle hamurun üzerine dizdik. Aslında erikleri 4′e bölebilseydik, üzeri çok daha düzgün olacaktı. Dizerken hamurun üzerinde boşluk kalmamasına dikkat edin.
    4- Önceden ısıtılmış fırında, 175° C’de erikler suyunu salıp çekene kadar pişirin. (Yaklaşık 40-50 dakika)

    Serviste üzerine tekrar şeker serpebilirsiniz. Ama yanında mutlaka çırpılmış krema olsun. 
    Başka bir blogtan alıntı...günlüğüme geçmek daha kolay geldi, unutmamak için..

    7 Eylül 2011 Çarşamba

    Slivri'den şiirler ...

    Nail Güreli'nin köşesinde paylaştığı, Silivri'de tutuklu olan Nedim Şener'in gönderdiği şiiri, ben de bloğumda paylaşmak istedim :
         Güneşsiz gün / Yağmursuz bulut / Çiçeksiz, yapraksız bahar / Topraksız hayat / Olur muymuş, olurmuş...
          Güneşsiz gün / Yağmursuz bulut / Çiçeksiz, yapraksız bahar / topraksız hayat / Olurmuş, oldu...
          Dakikalar, saatler, günler, aylar geçti / Bir tek sensiz olmuyormuş, olmadı / Sensizlik geçmedi, geçmiyor...
          Mustafa Balbay'ın da şiirsel yazısını da paylaşıyorum :
          İnsan da ağaç gibidir. / Dallarından köklerine, / gövdesinden meyvesine / koca bir orman vardır içinde. / yalnızlık o ormanın dört mevsimidir. / Yalnızlık / aynı zamanda duygular ormanıdır. / İçine hiçbir şey katılmamış / en saf  haliyle / yaşarsın onları.
          Yaşam nerede olursa olsun zengindir. / Yalnızlığını kendi içinde / kocaman bir ormana dönüştürebilir / insan.
           Böyle bir ormanda / umut güneşi de hiç batmaz / zaten.

    31 Ağustos 2011 Çarşamba

    kendim için...ameliyat sonrası bakım,,

    Mikrocerrahi teknik ile ameliyat olan hastalar aynı gün veya operasyondan bir gün sonra ayağa kaldırılıp yürütülmektedirler. Hastahanede yatış süresi ortalama bir veya iki gündür. Taburcu edilen hastalar bir hafta sonra beldeki bantı (primapor) kendileri çıkartarak evlerinde banyo yapabilirler. Dikiş aldırmaları gerekmez. ılk zamanlar banyo yaparken oturarak ve öne doğru eğilerek değil de, ayakta durup duş almak tarzında temizlenmeleri daha uygundur.
    Banyo esnasında hastanın ayağının kaymaması için banyo paspası ve gerektiğinde tutunmak için duvarda bir tutunma kolu bulundurulmasında yarar vardır. Normal şartlar altında hastaların aktiviteleri gün geçtikçe artmakta ve süre kişiden kişiye değişerek bir-üç hafta arasında olağan günlük yaşantılarına kavuşmaktadırlar. Ameliyat sonrası egzersizlere operasyondan üç hafta sonra başlanmasını tavsiye ediyoruz. Önce bir ay süre ile her bir hareketten günde bir kez beşer defa yapmak kafidir.
    Sonraki dönemde her ay hareketlerin sayısını beşer adet artırmak yeterli olmaktadır. Ameliyattan sonra bize hastalar sık sık Nelere dikkat edeceğim?
    Hangi hareketleri yapıp hangilerini yapmayacağım?
    diye sormaktadırlar. Onlara operasyondan sonra hastalıklarının artık sona erdiği belirtilerek, bundan böyle normal insanların nelere dikkat etmeleri gerekiyorsa kendilerinin de aşağı yukarı o şartlara tabi oldukları anlatılmakta ve sonraki sahifelerde teferruatlı bir şekilde tanımlayacağımız ‘10 başlık ve 100 öğüt”e titizlikle uymaları tavsiye edilmektedir.
    Cinsel hayatlarına başlamak içinse ameliyattan sonra bir ay beklemeleri gerekmektedir. Ameliyatın üzerinden birbuçuk ay geçtikten sonra hamile kalınmasında sakınca yoktur. Normal şartlar altında hastalar ameliyat olduktan üç ay sonra kontrol için gelmektedirler.

    Bel sağlığı için öneriler
    1 Herhangi bir ağırlığı taşımanız gerekirse yükü vücudunuza simetrik olarak paylaştırdıktan sonra taşıyınız.
    2 Cisimleri bir yerden başka bir yere taşırken belinizin eğik değil de dik pozisyonda olmasına dikkat ediniz.
    3 Ağır bir yükü kaldırmayı denemeyiniz. Kaldırmak zorundaysanız başkalarından yardım isteyiniz.
    4 Hafif dahi olsa yerden bir cismi alırken dizlerinizi kırınız ve çömelerek alınız.
    Belden eğilmeyiniz. Yükü belinizle değil, bacaklarınızla kaldırınız
    5 Bir eşyayı alırken ona doğru uzanmayınız, yanına iyice yaklaşınız ve öyle alınız. Bir cismi yerden alırken de önce onu bedeninize doğru yaklaştırıp sonra yükseltiniz.
    6 Bir eşyayı taşırken de onu gövdenize yakın tutunuz. Taşınacak eşya vücudunuza ne kadar yakın olursa omurganıza binen yük o kadar azalacaktır.
    7 ıki kişi iseniz ve bir eşyayı iki ucundan tutarak taşımanız gerekiyorsa, birbirinize haber vermeksizin eşyanın bir ucunu asla bırakmayınız.
    8 Bir cismi kaldırmadan önce onun ne derecede ağır olduğunu tahmin etmeye çalışınız, ondan sonra yaklaşınız. Kaldırma işlemine geçmeden önce cismi hafifçe yoklayarak bir kez de test ediniz ve ağırlığı hakkında tam bir fikir edindikten sonra kaldırınız.
    9 Cisimleri bedeninizle değil de önce beyninizle kaldırdığınızı unutmayınız. Bunun için ağır bir yükü mutlaka kaldırmanız gerekiyorsa, haltercilerin yaptığı gibi çok iyi konsantre olunuz. Kaldırırken yavaş ve temkinli hareket ediniz, ani hareketlerden kaçınınız. Adalelerinize ani yük bindirmeyiniz. Kaldırma esnasında karın kaslarınızı kasarak bütün kas gruplarınızı aynı anda çalıştırınız. Karın ve sırt adalelerinizin kasılması omurganızı destekler.
    10 Ağır bir yükü belinizden daha yükseğe kaldırmayınız. Hele bu yükü başınızdan yukarı kaldırmayı denerseniz tam bir felaket olabilir.
    Ayakta iken belinizi sağa veya sola doğru rotasyon yaptırıp eğilerek yerden birşey almayınız.
    Yük elinizde iken dönmeniz gerekiyorsa belinizle değil, ayaklarınızın yerini değiştirerek dönünüz.
    Beliniz geriye doğru eğilmiş vaziyetteyken sırtınıza ağırlık yüklemeyiniz. Mutlaka yüklemeniz gerekiyorsa dizleriniz biraz kırılmalı ve vücudunuz öne doğru hafif eğik olmalıdır.
    Ağır bir cismi bir yerden bir yere çekerek veya iterek tek başınıza gotürmeyiniz.
    Bir cismi taşırken ayaklarınız yere sağlam basmalıdır. Her iki ayağınız arasındaki mesafe yaklaşık omuz genişliğinde olmalı ve ayak uçlarınız dışa bakmalıdır.
    Sandalye veya koltukta otururken dik bir pozisyonda olmaya gayret ediniz ve bunu alışkanlık haline getiriniz. Bu esnada diz eklemlerinizin kalça eklemlerinden daha yüksekte bulunmasında, ayak tabanlarının yere temas ederken düz konumda olmasında ve yere rahatça basmasında yarar vardır. Otururken zaman zaman pozisyon değiştirmeniz iyi olur.
    Yumuşak, alçak ve derin koltuklarda oturmayınız. Stabil olmayan bozuk koltukların ve yumuşak iskemlelerin belinizi tehdit ettiğini unutmayınız. Kol konacak sandalye ve koltukları tercih ediniz.
    Sandalyede otururken ayaklarınızın altına bir basamak çekerseniz daha rahat edersiniz.
    Abdest alırken, dişlerinizi fırçalarken ya da elinizi, yüzünüzü yıkarken lavaboya doğru eğilmeyiniz;
    belinizi olabildiğince dik tutmaya gayret ediniz. Bu yüzden evinizdeki lavaboların mümkünse biraz daha yüksekçe yapılmasını sağlayınız.
    Hergün ez az 15 dakika yürüyünüz. Yürüme mesafesini giderek artırınız.
    Bir defa bel rahatsızlığı geçirmiş ve iyileşmişseniz, uzman doktorun size vereceği egzersizleri aksatmadan yapınız. Çünkü düzenli egzersiz yapanlarda ağrının tekrarlaması daha seyrek görülmektedir. Kronik ağrısı olan hastalar hafif ağrılı dönemde bile egzersizlerden yararlanırlar.
    Sağlıklı olsanız bile her gün kaslarınızı güçlendirici egzersizler yapınız. Karın, sırt ve kalça adalelerinin vücudun tabii korsesi olduğunu unutmayınız.
    Egzersizleri, altında sunta veya tahta bulunan halı veya battaniye gibi sert bir zemin üzerinde yapınız .
    Egzersiz hareketlerinin
    sayısını gün geçtikçe yavaş yavaş artırınız. Başlangıçta aşırılığa kaçmayınız.
    Spor veya egzersiz yaparken ani ve zorlayıcı hareketlerden kaçınınız.
    Spor veya egzersize başlamadan önce mutlaka ısınma hareketleri yapınız.
    Egzersiz sonrasında şiddetli ve 15 dakikadan fazla süren bir rahatsızlık ortaya çıkarsa uzman doktora danışınız. Bir saati geçen rahatsızlık sözkonusu ise o hareketi yapmayınız.
    Günlük yaşantınızda ani hareketlerden sakınınız. Özellikle yataktan veya koltuktan kalkarken ani hareket yapmayınız.
    Sandalyeden kalkarken bir ayağınız diğerinin önünde olmalı, bacak kaslarınız ve kollarınızın yardımıyla kendinizi yukarıya doğru iterken sırtınız dik pozisyonda bulunmalıdır.
    Yüksek iskemlelerde veya benzeri yüksek yerlerde oturmak bele binen yükü artırır. Bundan kaçınınız
    Televizyon seyrederken veya herhangi bir gösteriyi izleken koltukta sırtımızı kamburlaştırmak rahatsızlıklara yol açar.
    Hergün beyaz peynir ve bir tabak yoğurt yemeyi yada bir bardak az yağlı süt içmeyi adet haline getiriniz Güneş ışığında n yeterince istifade ediniz.
    Vücüt ağırlığınızı sürekli kontrol altında tutunuz. Alınan her fazla kilonun vücüdünüz ve beliniz için ilave bir yük olduğunu , bununda belinizin biyomekaniğini olumsuz yönde etkilediğini unutmayaınız.Eğer kilonuz fazla ise ve bunu bir türlü veremiyorsanız , bir uzman doktor ve diyetisyene başvurunuz. Gerekirse psıkologdan da yardım isteyerek kararlı bir şekilde kilolarınızı veriniz.
    Uzman hekime danışmadan bel korsesi kullanmayınız. Çelik balenli korselerin uzun vadede bel ve karın adalelerini zayıf bırakacağını unutmayınız.
    Kesin teşhis konulup bel ağrınızın nedeni anlaşılma-dan belinizi asla çektirmeyiniz ve maniplasyon (el ile müdahale) yaptırmayınız. Bunun bazen felce kadar giden sonuçlara yol açtığını unutmayınız.
    Üzüntü ve stresler in bel sağlığınızı da olumsuz yönde etkilendiğini blerek ruh sağlığınıza özen gösteriniz. Ailevi sosyal veya iş hayatınızla ilgili problemlemlerinizi çözmek için gerekirse ilgili doktor ve şahıslardan yardım isteyerek köklü bir çözüme gidiniz. Lüzumu halinde bulunduğunuz ortamı geçicide olsa değiştiriniz veya tatile çıkınız.
    Yaptığınız işi seviniz.Stres altında ve iş yerinde mutsuz olan kişilerde bel rahatsızlıkları dah sık görülür. Bu nedenle meslek seçimi konusuna henüz hayatın başındayken gereken önemi veriniz.
    ınsan günlük yaşantısında gerginlikten kurtulmanın yollarını bilmeidir.Bu çeşitli kültürlere mensup kişirlede farlı şekillerde gerçekleştirilebilir. Bir hintli yogo bir başkası meditasyon yaparken;semavi dinlere mensup şahıslar ise evrendeki hayranlık uyandıran muazzam nizamı eşsiz sanatı harika yaratılışı düşünerek tefeküre dalabilirler.
    Uzun topukluveya topuksuz ayakkabı giymeyiniz. Ayakkabınızın topukları normal , ökçeleri yumuşak olsun .Orta topuk ayakkabılara alıştığınızda bunu mümkün mertebe değiştirmeyin.
    Sandalye veya koltuğa oturmak için kendinizi oturağınızın üstüne sanki düşüyormuş gibi bırakmayınız.Yavaş yavaş kontrollü olarak oturma pozisyonuna geçiniz.
    Sandalye veya koltukta otururken, bir cismi (hafif dahi olsa) öne dogru eğilerek yerden almayınız.
    Belinizin ağrıdığı dönemlerde alafranga tuvaletleri tercih etmelisiniz. Tuvalete otururken en azından tek elinizi destek olarak kullanmalısınız.
    Tuvalet ihtiyacınızı giderirken oturur pozisyonda öne doğru eğilmeyiniz. Agrılı dönemde alafranga tuvalette ters oturmanız bu açıdan yarar sağlayabilir.
    Mutlak sert yatak stirahatinde iken ayaklarınızın altına birkaç yastık koyarak yükseltmeniz daha iyi olacaktır. Bu esnada yemeklerinizi yatarak yiyebilirsiniz. Namazlarınızı sağ yanınıza doğru yatarak işaretle kilabilirsiniz. Yastığınızın alçak olmasında yarar vardır. Bu pozisyonda yorulursanız yan yatabilirsiniz
    Yan yatışta kalça ve dizlerinizden çekerek bacaklarınızı toplar ve ana rahmindeki gibi kıvrılarak durursanız rahat edersiniz. ıki bacağınızın arasına yumuşak bir yastık koymanız da iyi olur.
    Doktorunuz mutlak yatak istirahati vermişse tavsiyesine uyunuz. Bu tedavi esnasında ağrınız artıyor, durumunuz kötüye gidiyorsa doktorunuza bildiriniz. Birkaç gün içinde iyileşirseniz yine doktor unuzu haberdar ediniz. Uzman doktor hasta nın tedaviye vereceği cevaba göre bu süreyi artırıp azaltabilir. Zaten ilk birkaç gün sonra sında hastalığın genel seyri kendisini belli eder. Prensip olarak hasta becerebildiği anda normal yaşantısına dönmelidir. Kriter hayat kalitesidir. Lüzumsuz uzamiş yatak istirahati doğru değildir.
    Yorgunluga bağlı olarak beliniz ağrıyorsa usulüne uygun yapılan 10 - 15 dakikalik istirahat en iyi ilaçtır. Tam rahatlamak ve gevşemek için ayaklarınızı sandalyeyle yükseltirken boynunuzun altına da küçük bir yastık koyabilirsiniz.
    Sırtüstü yatarken yüksek yastık kullanmayınız.
    Yatagınız bel hizasından itibaren kırılabiliyorsa 45 derecelik bir açı oluştura cak tarzda ayarlayarak sırtı nızı dayar ve dinlenebilir siniz. Böyle bir yatağınız yoksa iskemleyi devirerek arkalığın üzerine yastık koyup aynı şekilde dinlenebilirsiniz
    Bacaklarınız düz pozisyondayken, ayakta dimdik uzun süre hareketsiz kalmayınız. Münavebeli olarak bir ayagınızı öne doğru uzatıp pozisyon değiştiriniz veya yürüyünüz.
    Sağlıklı iken düzenli olarak spor yapınız. Yüzmeye önem veriniz, yürümeyi ihmal etmeyiniz.
    Daha önce bel rahatsızlığı geçirmişseniz, güreş, boks, judo, futbol, basketbol gibi mücadele sporlarından ve halter, jimnastik, golf, tenis gibi uğraşlardan uzak durunuz. Bunların yerine yürüme ve yüzme gibi sporları tercih ediniz. Beli fazla eğmeden bisıklete binmek de faydalıdır.
    Çocukları nız hızlı gelişsinler diye onlara aşırı antrenman veya gereğinden fazla spor yaptırmayınız.
    Çocuklarınız oturarak ders çalışırken öne veya yana eğik durmamaları konusunda onları sık sık uyarınız. Masada uzun süre çalışması gereken kişilerin öne eğilmemeleri için çalışma yüzeyinin bir miktar eğimli olmasında yarar vardır. Masanızın altına da ayak dinlendirme basamağı koyunuz.
    Raflardan kitap veya herhangi bir eşyayı alırken önce ayağınızın altına yükseltici birşey koyunuz ve o eşyanın hizasına yükseldikten sonra alınız.
    Çamaşır asarken yukarıya doğru uzanarak belinizi germeyiniz. ıpin seviyesini boyunuza göre ayarlayınız.
    Ayakkabınızı bağlamanız veya benzer bir hareket yapmanız gerekiyorsa, çömelerek veya yüksekçe bir cismin üstüne basarak yapınız.
    Yataktan kalkarken önce tam yan dönünüz, daha sonra ellerinizle yandan destek alarak oturur pozisyona geçiniz ve öyle kalkınız. Alttaki resimde görüldügü gibi kalkmak yanlıştır. Yatmak için ise önce yatak kenarına oturunuz ve bacaklarınızı yukarıya çekerken gövdenizi yatağa uzatınız.
    Otomobil kullanirken koltugunuz sert olsun, arkaya dayandiginizda koltuk belinizi desteklesin ve adeta kavrasin. Uzun yola çikarken de belinizi ince bir yastikla destekleyiniz.
    Otomobile bindiginizde koltugunuzu pedallara yakin olacak şekilde ayarlayiniz. Dizlerinizin de kalçanizin biraz yukarisinda durmasini saglayiniz. Aksi halde beliniz rahat etmez.
    Uzun süre araç kullanmayınız. şayet önünüzde katedilecek çok uzun bir yol varsa sık sık mola vermeyi ve bu esnada biraz yürümeyi tercih ediniz.
    Arabanızın bagajını boşaltırken de eşyaları öne, ileriye dogru uzanarak almayınız. Önce bir ayagınızı tamponun üzerine koyunuz, sonra belinizi fazla egmeden bagajı boşaltınız.
    Çocuklarınız okula giderken çantalarında mümkün mertebe az yük taşıtmaya çalişınız. Bunun için sadece o günkü dersleri ilgilendiren kitap ve ders gereçlerini yanlarına almaları konusunda onları egitiniz.
    Ütü yaparken tek ayagınızın altına 15-20 santimetre yükseklikte bir cisim koyarak hafifçe yükseltiniz, belinizin rahatladıgını göreceksiniz. Bir süre sonra basamagın üzerine öbür ayağınızı koyunuz.
    Elektrikli süpürgeyle veya paspasla yerleri temizlerken öne doğru egilmeyiniz ve belinizi dik bir pozisyonda tutmaya gayret ediniz. Bu nedenle uzun saplı süpürge kullanmak daha yararlı olacaktır. Bahçede çalışırken de uzun saplı aletleri tercih ediniz.
    Yatağınız sert olsun. Yattığınız zaman vücudunuz yatağa gömülmesin. Vücudu degişik şekillere sokan, stabil olmayan yumuşak veya çöküntülü yataklar sağlıklı değildir. Altında sunta veya tahta olan yataklar ile üzerine yatıldıgında omurganın fizyolojik kıvrımlarına uyum gösterebilen kaliteli ortopedik yatakları tercih ediniz.
    Bilgisayar karşısında saatlerce hareketsiz veya uygun olmayan pozisyonda kalmak beli rahatsız eder. Bilgisayarda çalişirken başınız dik, beliniz ve kalçalarınız arka kısmı destekli, köprücük kemikleriniz yere parelel durumda olmalıdır. Gözleriniz ekranın üst düzeyi hizasına yakın konumda ve ekranı tam karşıdan görecek pozisyonda bulunmalıdır. Kollarınız rahat, önkol ve bilekleriniz aynı çizgi üzerinde yere paralel olmalıdır. Ayaklarınızı bir destek üzerine koymanız daha uygundur.
    Daha önce bel rahatsızlıgı geçirdiyseniz zıplama hareketi yapmayınız ve yüksek bir yerden asla atlamayınız
    Saglıklıyken, günlük yaşantınızda tembel olmayınız, hareketliligi tercih ediniz. Fazla harekete izin vermeyen iş ve hayat düzeni belinizi tehdit eder. Buna karşılık otobüs ya da metroda bir durak önce inmek, asansör yerine merdiveni kullanmak size çok şey kazandırır.
    Yürürken veya ayakta dururken vücudunuzun dik bir pozisyonda olmasına özen gösteriniz. Ağırlıgınızı her iki bacağınıza eşit olarak paylaştırınız. Ayakta dururken her iki omuz ve kalçanızın aynı hizada olmasına dikkat ediniz. Dogru duruşta çene içeri çekilmiş, baş dik, sırt ve bel düzdür. Bu duruşta kulaktan yere indirilen dik çizgi omuz ve kalçanın ortasından ve ayak bilegi önünden geçer. Ayakta dururken sırt kambur, bel çukur, karın öne sarkık, gögüs yassılaşmış ve çene öne çıkmış olursa bu yanlıştır. Böyle bir pozisyon bele rahatsızlık verirken iç organlar da basınç altında kalır.
    ışyerinde devamlı
    oturarak çalışıyorsanız, bu nun beliniz için sakıncalı olduğunu biliniz. Bu nedenle arasıra kalkıp dolaşınız. Çünkü oturur pozisyonda iken belinize binen yük, aya kta iken olduğundan belirgin şekilde daha fazladır. Hatta yapılan araştırmalarda günlük mesaisinin büyük bir kısmını oturarak geçirenlerde bel fıtığına yakalanma riskinin ayaktakilere oranla daha fazla olduğu tesbit edilmiştir. Oturarak çalışırken belinizi ince bir yastıkla desteklemenizde yarar vardır.
    Sırtüstü yattığınızda veya bir halıya uzandığınızda bacaklarınızı dizlerinizden kırarak yukarıya doğru toplayınız. Bu pozisyonda beliniz rahatlar ve ağrılarınız daha çabuk geçer.
    Yan veya sırtüstü pozisyonda yatarak uyuyunuz. Yüzüstü yatmayınız. Sırtüstü dümdüz uzanmak da doğru değildir.
    Daha önce bel ağrısı tecrübesi yaşadıysaniz testereyle odun kesmeyiniz. şayet bu işlem esnasında alet takılırsa ileri ve geri doğru zorlayarak kurtarmaya çalışmayınız.
    ıri cüsseli hayvanları yakalamak, yere yatırmak veya taşımak gibi zor bir işle meşgul olmak zorundaysanız tek başınıza çalışmayınız. Bu işlemi birden fazla kişi beraberce yapınız. ışi ehline bırakmak en iyisidir.
    Saçınızı yıkarken öne doğru iki büklüm eğilmeyiniz. Yere diz çöktükten sonra dirseklerinizi küvetin kenarına dayayıp başınızı yıkayabilirsiniz. Daha da iyisi küvetin içine girip oturarak yıkanmaktır.
    Bel rahatsızlığınız varsa kamyon, kepçe, grayder gibi belinizi sürekli sarsan iş makinelerini kullanmayınız
    Koltukta kitap okurken sırt arkaya yaslanmış ve baş dik pozisyonda olmalıdır. Baş ve boyun öne eğilmiş şekilde okumak beli de rahatsız eder.
    Masaya veya herhangi bir yere dayanarak dinlenecekseniz beliniz çukur vaziyette olmasin. Kalça ve dizlerinizi bükerek kendinize daha rahat bir pozisyon veriniz.
    Ayakta çalışırken
    ayağınızın altına alçak bir cisim çekiniz. Vücut ağırlığını zaman zaman bir bacaktan diğerine aktarınız. Bulaşık yıkarken lavabonun altındakı dolabı açarak bir bacağınızı içeriye doğru sokarsanız rahat ettiğinizi göreceksiniz.
    Çalışırken kendinizi aşırı yormayınız. Bazen bir işten diğerine geçmek de dinlendirici olabilir..
    Merdivenlerden inerken bastıgınız basamaklara çok dikkat ediniz. Bazen son basamağa geldiğinizi sandığınızda bir basamak daha vardır ve siz farkında olmadan tüm vücudunuzla aşağıya doğru düşersiniz. ışte bu çok tehlikeli bir harekettir, bundan kaçınınız.
    Tarlada, inşaatta, işyerinde, evde çalışırken veya kar kürerken beliniz aniden ağrımaya başladıysa geri kalan işi bitirmek üzere gayret sarfetmeyip hemen istirahate çekiliniz. Sert bir zeminde sırtüstü uzanıp dizlerinizi hafifçe bükerek bacaklarınızı yukarıya doğru toplamış vaziyette 15-30 dakikalık istirahat sıklıkla rahatlatıcı olur. Eğer bu süre sonunda iyiye gidiş yoksa doktorunuza müracaat ediniz. Hastalığınız esnasında istirahat süresinin uzun mu yoksa kısa mı olacağını önceden kestirebilmek çok zordur ancak manyetik rezonans görüntüleme metodu uzman doktora bu konuda bir fikir verir.
    Sık sık eğilip bükülmenizi gerektiren bir iş yapıyorsaniz belirli aralıklarla dinleniniz. Bu dinlenme esnasında da belinizi aksi yönde esnetiniz.
    Bebeğinizi beşikten veya yattığı yerden alırken ona doğrudan uzanmayınız. Önce dizlerinizi kırarak çökünüz ve bebeğe yaklaştıktan sonra kucağınıza alınız.
    Bir yaşını geçmiş çocuklarınızı kucağınıza alıp sevmek için belinizden eğilerek ileriye doğru uzanmayınız. Mutlaka dizlerinizi kırarak kucaklayınız ve severken de yanınıza oturtarak veya beraberce yatarak seviniz.
    Beliniz ağrıyor ve özellikle de agrı bacağınıza vurmaya başlamış ise vakit geçirmeden uzman doktora müracaat ediniz. Doktor olmayan kişilerle kaybedeceğiniz vaktin bazen telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabileceğini unutmayınız.
    Kapı veya pencereyi açarken zorlanıyorsanız bu işi yapmak üzere daha güçlü bir kişiden yardım isteyiniz.
    Karın kaslarının kasılmasıyla oluşan etki disk içindeki basıncı barız miktarda azaltır. Günlük yaşantınız esnasında çeşitli yerlerde beklerken karnınızı içeri çekerek adalelerinizi geriniz ve gergin vaziyette 10 a kadar sayarak soluk almadan öylece durunuz. Sonra yavaş yavaş gevşeyiniz. Soluk tutma süresini haftalar ilerledikçe giderek artırınız. Karın kaslarınız kasılmış vaziyette soluk alıp vermeye alışınız.
    Bel fıtığının en çok etkiledigi alanlardan biri de kişinin cinsel hayatıdir. Bu konudaki sıkıntılarınızı doktorunuza anlatmalısınız. O size cinsel perhiz ve aktif cinsel hayatınızın ne şekilde olacağı konusunda geniş bilgi verecektir. Ancak ağrının şiddetini koruduğu süreçte ve akut dönemlerde cinsel perhiz uygundur. şikayetler gerileyip kişi kendini aktif cinsel hayata hazır hissettiğindeyse çiftlerin yan yattıkları pozisyon (erkek arkada) tercih edilmelidir. Hastalığı geçirmiş olan kişinin altta bulundugu ve belini hafif bir yastıkla desteklediği pozisyon da nisbeten tavsiye edilebilir.
    Bel rahatsızlığı geçirmiş bir kişi olarak uçak biletinizi alırken ayağınızı rahatça uzatabileceğiniz bir yeri tercih ediniz. Uzun süreli yolculuklarda koltuğunuzu hafifçe arkaya yatırınız ve belinizi ince bir yastıkla destekleyiniz. Yolculuk esnasında sürekli oturmayıp arasıra ayağa kalkarak bir miktar yürüyünüz. Yolculuk bitiminde valizlerinizi tekerlekli arabaya koyarak taşıyınız. Zaten valizleriniz tekerlekliyse problem olmaz. ımkan varsa sonunda sıcak bir küvete veya jakuziye girerek adelelerinizi rahatlatınız.
    Belinizin ağrıdığı günlerde çevrenizdeki insanlardan yardım istemekten çekinmeyiniz. Evde eşiniz ve çocuklarınız, iş yerinde ise arkadaşlarınız rahatsızlığı atlatmanızda size yardımcı olabilirler. Arabanızı bile birkaç gün süreyle başka birileri kullanabilir. Her işi bizzat kendiniz yapmak zorunda değilsiniz. Hasta olduğunuz sürece yardım almaya alışınız.

    Alıntıdır
     

    24 Ağustos 2011 Çarşamba

    17 Ağustos 2011 Başkent hastanesinde bel ameliyatım

    17 Ağustos 2011 de Ankara Başkent hastanesinde fıtık ameliyatı oldum. Korkuyordum, ya ters giderse bazı durumlar, ya daha kötü olursam diye...Doktoruma güvendim, '' bundan daha kötü olmazsın dedi''.
    Bodrum'a gittim geldim, biraz denizde yüzdüm. Hiç fayda etmedi rahatsızlığıma. Zaten doktor da demişti; yüzmek veya yaptığın egzersizler sadece seni rahatlatır, fıtığını geçirmez diye..anladım ki bıçak kemiye dayanmış. Yaz geçsin, sonbahar geçsin biraz daha idare edeyim diye...yine doktor; idare etmişsiniz edeceğiniz kadar..35 yıldır...bir 35 yıl daha idare edrsiniz, edersiniz ama böyle edersiniz, sürünerek dedi :( Bilkent'teki fizik tedavi rehabilitasyon merkezine gittik. Yine MR çekildi. Oradaki hoca da hiç oyalanmayın, durumunuz ameliyatlık deyince, hemen kararımı verdim Başkent hastanesinden ameliyat randevumu aldım.
           Ameliyatım umduğumdan çok iyi geçti, korkularım boşuna oldu. Bir gün öncesi gece 12 :00 den sonra hiçbir şey yiyip içmiyeceğim söylendi hemşire tarafından..su bile..
    Karşımda yatan hastayı sabah 7:30 da aldılar ameliyata ..beni de öğleden sonra alacaklarmış..iyi alsınlar da ; ameliyattan sonra da bir gün aç kalınıyormuş...yiyip, içmek yok...etti mi 2 gün.
    Oruç da bile iftar var, sahur var..neyse
    Ben iyileşmek için doktorum ne dese yaparım. Ama sevgili kocacım doktora söylemiş; karım açlığa dayanamaz, bir an önce ameliyatı yapsanız diye...neyse...
    Dr bana geldi ; Gülendam hanım açlığa dayanamıyor muşsunuz dedi !!! ben de; kim söyledi yok öyle bişey, dayanırım dedim. Kuşlar söyledi dedi :)
    Saat 12:00 de beni ameliyata aldılar, yeşil ameliyat elbiselerimi giydim, sedye ile götürdü görevli adam. Ben sessiz sessiz ağlıyorum, hemşire ağlama bak iyi olacaksın, hiç korktuğun gibi olmayacak dedi. Asansör geldi, sedyeyi götüren adam diyor; benim belim de çok fena ağrıyor. Ben de bayramdan sonra ameliyat olucam... ben de; yalan , beni teselli etmek için mi nerden çıktı bu söz gibi düşünüyorum... valla bak olucam ameliyat, artık tak etti zorlanıyorum diyor, ama sedyeyi götürüyor...
     Neyse...Alt kata geldik, benim sessiz sessiz ağlamam devam ediyor..ameliyathanenin koridorunda daha herkes bana hoşgeldiniz, hoşgeldinizz diyorlar. Hepsi yemyeşil ameliyat elbiseleri ve boneleri giymişler, kadın erkek doktor hemşire narkozcu...ben onlara iyice bakamıyordum gözlerimi açıp da, hoşbuldum bile dememiştim. Narkozcu bayan kilomu sordu. Şimdi seni uyutucaz, doktor da sonra uyandırıcaz dedi.. Ben burada kaç saat geçiricem, sanki dayanamazmışım gibi geldi ve uyumuşum. Asansörde gözlerimi açmaya çalışıyorum, bir türlü açamıyorum, uykum çok  gibiydi. Soruyorum görevliye ne zaman ameliyat edecekler beni diye, asansörde olduğumu da bilmiyorum. Ameliyat oldun , odana çıkarıyorum dedi. A A!! ne zaman, ne çabuk oldum, hiç anlamadım. Saat kaç dedim, odama çıktığımda 14:30 dedi. Ameliyat 2 saat sürmüş. Bana da tam 5 dakika gibi geldi, nasıl 2 saat geçmiş anlayamadım.
    Akşam üzeri doktorum uğradı, yaptığı operasyonu anlattı kısaca;
    Omurum tıkalıydı onu temizlemişler, bir de fıtığı aldık, seni bunlar rahatsız ediyordu en çok dedi. Ayrıca bir omurum çatlak, diğer omurum da sallanıyormuş. Zaten 3 omurumda problem varmış. İki omuruma dokunmamışlar, çünkü kemik alıp vidalamaktan bahsediyordu, onun da şimdilik erken olduğunu söyledi, çünkü yaşın daha erken sayılır dedi ve ameliyat daha uzun sürerdi. Biz sadece sana sıkıntı veren yeri hallattik dedi. Halbuki yine sevgili kocacığım; açmışken ne kadar bozuk omur varsa düzeltseniz keşke demiş. Doktorum da; biz de öyle anlayış yok (yani tıp ta) bu araba değil ki, açmışken onu da yapayım, bunu da düzelteyim...gereksiz açmıyoruz, gerektiği kadar..neyse...
       Doktor , hemşire sık sık uğruyorlar ağrım, sancım var mı diye... çok şükür yok10 gün sonra dikişlerim alınacak, bir ay sonra da kontrol.. Yine çook dikkat etmem gerekiyormuş, ameliyat oldum kurtuldum yok diyor doktor. Yavaş hareketler var, hızlı ani hareketler yok, eğilmek, yamuk oturmak vs...4 ay çelik korse kullanıcakmışım, biraz zor ama olsun ağrılarımdan kurtuldum... Baba koltuğu istiyorum çok rahat denemiştim. Doktora sordum olabilir dedi. Ama 1500 ile 5000 ytl arası..olmayabilir de, olursa da çok güzel olur çünkü gerçekten çok rahat:)
    Şimdilik evde istirahat var...Bakalım rutine ne zaman dönücez, kontrolde öğreniriz...

    18 Temmuz 2011 Pazartesi

    Elif'in kına gecesi

    Akşam Elif'in kına gecesindeydik. Ümitköy'de Avm'de düğün salonunda oldu. nostalji şarkılar söyledi solist kız. İlerleyen saatlerde kına yapıldı. Genç kızlara minik duvaklar takıldı, aralarında bizim Sevgi'de vardı. Duvak ve bileğe takılan bilezik, ince satenden sarılmış ve el yapımı beyaz gülle süslenmiş. Seniha halası Elif'in yaptığını, çok uğraştığını söyledi.Genç kızlar köprü yaptılar, aralarından geçti gelinle damat, kına için söylenen manilerle. Elif, kendinden çiçekli beyaz satenden şalvar, üstü bele oturan kolları dirseğe kadar,uçları dantel, onun üstünde de işlemeli cepken, başında da cepkene uygun kasnak şeklinde işlemeli şapka, ayağında babet  vardı.Bu kıyafeti kına yakılırken giydi. İlk salona girdiğinde gelinlik gibi bir elbise, saçları 2011'in trend topuzlarından üzerinde minicik tül ve çiçekle  süslenmiş şapkamsı birşey giymişti, hoş olmuş. Geleceğin gelin adaylarına duvak, bileklerinde bilezik( Elif'in hazırladığı) ellerinde zilli def, pullarla işlenmiş mendil, yine işlemeli desenli tülbentler bellerinde, şıkır şıkır oynadılar, Elif'de hop hop hopluyordu...hepsi güzeldi. Fotoğraf makinemin pilleri şarj olmadığından , birkaç fotoğraf çekebildim, sonra koyarım. Benim de gece boyunca ara ara bacağım uyuştu, ağrıdı. 29 temmuzda , ağustos ayı için randevu alacağım hocaya muayene olabilmek için. Bilkent askeri fizik tedavi rehabilitasyon servisi. Oranın imkanları güzel olduğu için bekliyorum. Son kararım Başkent hastanesindeki hocanın dediği gibi ameliyat. Fizik tedavi belki bir yıl daha idare ettirebilir mi bilemiyorum.
         Haftaya düğün Merzifon'da , biz gidemiyeceğiz.

    3 Temmuz 2011 Pazar

    1 Haziran 2011 Çarşamba

    Eve donus

    Kizimin dogumu icin 28 martta Hollanda'ya gelmistim. Cuma gunu Turkiye'ye donuyorum. Torunum bir aylik oldu. Insallah eylulde gelecekler, bekleyenleri cok...ozleyecegim onu...

    21 Şubat 2011 Pazartesi

    Kırıkkale'ye geri dönüş...

     Eşim yıllar önce çalıştığı mke barut fabrikasına geri döndü. Bugün işbaşı yaptı.Sabah 5 de kalktı, kahvaltı hazırladı, birlikte yaptık.
    Sevgi' de Bolu'ya gidecekti, o da erken kalktı. İkisini de arka arkaya uğurladım. Sevgi'nin dersi de sabahmış
    15 gündür evimiz pek şenlikliydi:) harala gürele geçti.
    İki saat sonra telefon etti, iyi karşılamışlar. eski arkadaşları emekli olmuş, pek kimse kalmamış.
    Sen bizim misafirimizsin, nasıl istersen öyle yap demişler, bakalım...
    Demir de, yürütmeyi beklediğini, büyük bir ihtimalle kazanacağını ve işine geri döneceğini, kazanamazsa ne yapacağına karar vereceğini söylemiş, ama Kırıkkale'de kalmam diyor, bakalım...
    Bir arkadaşı Kırıkkale'nin bahşılı köyünden ev almış, bahçe işleri ile uğraşıyorlarmış, eşi de emekli öğretmen.
    Ankara da birkaç kere karşılaştım, konuştuk.Eşi de telefon etmiş Demir'e Ankara' ya yerleştiklerini söylemişlerdi. Mersin'de de yazlıkları var... nasıl öyle 3 ev birden, bir oraya, bir buraya git..hele bahçe işinin kolay olmadığını sanıyorum, neyse..
     Fabrikada kıymalı yumurta, spagetti, çorba salata varmış. Çantepe askeri tesislerine gideyim diyordu, yerinde duruyorsa...
    sabah yine 5 de kalkılacak, yollara düşülecek..:(
    Ben kızımın doğumu için Hollanda'ya gidince,Demir'de belki misafirhanede kalırım diyor, bakalım..








    4 Ocak 2011 Salı

    sürpriz misafirler

          Kızım ve damadım; yılbaşından önce Hollanda'dan, ansızın bir gece çıkıp geldiler. Çok şaşırdık, heyecanlandık..çok sevindik..
           Sarıldık, öpüştük özlemişiz...
    mutfağa girip bişeyler hazırlayacaktım, gülüşüyorlar. ''Anne otur biraz ''diyorlar, yine gülüyorlar..ben de gülüyorum   .hepimiz gülüyoruz.Demir'de otur, kızının diyeceği birşey var galiba diyor. Bu arada lahana gibi giyinmiş, tek tek üzerindekileri çıkarıyor. O zaman fark edebildim göbeğini...giysilerinden pek anlayamamışım. Tekrar sarıldık, öpüştük hem Barış'la hem de Tekin'le...
           Hepimiz daha da mutlu olduk..hayırlısı olsun diyelim...